Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - ŞİMDİ KİME KIZMAK LAZIM !...
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

ŞİMDİ KİME KIZMAK LAZIM !...

ŞİMDİ KİME KIZMAK LAZIM !...
Bu yazımda eleştirilerim çok ağır olacak ve eleştirinin dozajını bir hayli aşacağım. İstemeyen bu cümlemden sonra bu yazıyı okumaktan vazgeçsin…
20.02.2014 / 00:04


Çanakkale deplasmanı sonrasında yazdığım köşe yazısından bu yana yazı yazmıyorum. Gerek Sarıyer takımının oynadığı futboldan zerre zevk almamak gerekse yaptığım uyarıların bazı kesimlerce “SALLAMAK” olarak nitelendirilmesinden ötürü yazmıyordum.

Aşağı yukarı on yıldır sanal ve yazılı çeşitli platformlarda yazılar yazdım eleştiriler yaptım. Ama eleştiri ve yazılarımda haddimi hiç aşmadım ama bu yazımda eleştirilerim çok ağır olacak ve eleştirinin dozajını bir hayli aşacağım.

İstemeyen bu cümlemden sonra bu yazıyı okumaktan vazgeçsin...

DOST ACI SÖYLER

Benim Sarıyer’liliğimin mazisi sizler kadar eski değil, topu topu 11 yıllık Sarıyer’liyim. Futbolu seviyorum ve kendimce Sarıyer’in çok yerlerde olması için bir şeyler yapmaya çalışıyorum, dönüp dönüp aynı kaosu yaşadıkça her geçen sezon ileriye doğru olan umutlarım zayıflıyor.

Oysa sezon öncesinde düşünceler çok güzeldi. Önceki sezonlara göre sorunsuz girilmişti. Mehmet Birinci hocanın geçmiş yıllarda Sarıyer’de görev aldığında getirdiği genç oyunların bu kulübe sağladıkları katkı hala konuşulmaktaydı. Hal böyle olunca da geçmiş transferlerden kazandığı kredi ile yapılan transferlere kimse ses çıkarmıyor hatta hoca daha önce çalıştığı güvendiği oyunları transfer ediyor işi şansa bırakmıyor diye yorumluyor, hocaya toz kondurmuyorduk. Takımın yaşlı ve içindeki futbol ateşi sönmüş oyunculardan kurulu bu takım olmasını bile Mehmet hocanın vardır bir bildiği dedik. İlerleyen haftalar bizi haklıçıkarttı. Yaşlı ve hantal bu takım öne geçtiği maçları bile nefesi yetmediği için berabere bitiriyordu. Gün geçtikçe Mehmet hoca cepten yemeye başladı. Camiada “Bu transferleri Mehmet Hoca yapmamıştır. Bizim tanıdığımız bildiğimiz Mehmet Hoca bu transferleri yaparak Sarıyer’e ihanet etmez.” diye bir düşünce vardı. Ta ki Mehmet Hoca istifa edene kadar.

Bu Pazar ki maç öncesi-sonrası ve skoruyla traji komik bir olay. Bir tarafta kendi kurup bıraktığı kaybeden diğer tarafta ise kendi kurmadığı kazanan bir takım. Acaba kendi kurmadığı takımı birileri kendi kurduğu takımdan daha iyi mi kurdu yada kendi kurduğu takımın zaaflarını en iyi kendi bildiği için o zaaflardan mı yararlandı. Neresinden bakarsanız bakın Pazar günü büyük bir Mehmet Birinci komedisi sahnelendi Yusuf Ziya Öniş stadında..

Neyse ben yine yazımdan koptum yazıma döneyim. Öyle yada böyle bu transferlerle ilk yarı bitecekti ya sabredilecekti çile çekilecekti. Sabır edildi çile çekildi. SONUÇ? İbrahim Bozan döneminin hoyratlığı sonucunda hemen hemen her sezon transfere engel borçlar çıktı karşımıza. Öyle yada böyle son dakikada bulup buluşturup transfer açıldı. Belki özlenen başarı gelmedi ama Allah’a şükürler olsun küme de düşmedik. Ne oldu da Bozüyükspor ve Giresunspor son anda transfer engelini kaldırabilirken biz neden kaldırmadık?

·Beceriksiz ve Kifayetsiz Yönetim Kurulu Üyeleri

Saffet Başkan belki de tek başına bırakılmış olmasından dolayı tükenmişlik içinde olabilir. Belki de benden bu kadar demek istedi yasağı kaldırmayarak. Belki de bir yerlere mesajlar göndermek istedi. Amaç buysa eğer mesaj vermek için geç kaldı ve zamansız oldu. Böyle yetersiz bir Yönetim Kurulu kurmuş olmak aslında Saffet Başkanın en büyük hatasıydı. Saffet Başkanın Yönetim Kurulunda bulunan birkaç isim dışında hiçbir kimsenin bu kulübe kattığı ekstra bir katma değer yok. Bu abiler oraya kadroyu tamamlamak için çağırılmışlar o kadar.

·Futbolcular

Bu sezon başında yapılan transferleri burada tek tek yazıp kimseyi rencide edecek değilim ancak eski bir kaleci olduğum için iyi kaleci nasıl olur bildiğim için kalecileri eleştirmek istiyorum.

Yıllar önce bu kulübe Lemi ÇELİK ve o zihniyetteki adamlar kaleci diye İLKE EGE isminde bir vatandaşı transfer ettiler. Hem de ondan çok daha yetenekli çok daha az para alan sözleşmeli kalecimiz Yılmaz’ı harcayarak. İlke kaleci değil dediğimde beni günah keçisi yapanlar hem ilke’ye hemde Yılmaz’a boş yere bir sürü tazminat ödemek zorunda kaldılar…

İki sezon önce Sarıyer’de Bandırmspor ile oynadığımız maçta Bandırmaspor kalecisi Kılıçarslan için yanımdaki eski bir Sarıyerli futbolcuya Sarıyer’in böyle bir kaleciye ihtiyacı var demiştim. Bu sezon yapılan transferlerin en iyisi Kılıçarslan, en kötüsü de kaleci Emre’dir. Benim nazarımda Emre ile İlke arasında hiçbir fark yoktur. Kılıçarslan’ın bileği kırılması sonrasında kaleye geçen Emre yüzünden tribünlerde kaç kişinin kalp spazmı geçirdiğini biraz düşünmek lazım. Beyhan hocanın birçok hatasına rağmen kaleci Emre’ye katlanmak yerine Kadem’e katlanmayı tercih etmesi inanın cesaret işidir. Bir çok defa Sarıyer’de görev almış eski Sarıyer’li hocaların hiç birinin bu cesareti göstereceğine inanmıyorum. İçeride dışarıda bu sezon birçok maç seyrettim. En kötü oyuncuların bile bazı maçlarda çok iyi oynadığını gördüm. Ancak ben Feridun’un hala bir tane isabetli orta açtığını göremedim.

Beyhan hoca maçlarda verdiği görev yüzünden Sinan Pektemek’i taraftarların önüne atmıştır. Beyhan hocanın Sinan'a verdiği görev neydi biliyor musunuz? Hoca Sinan’dan gol atmasını değil, rakip defansta mikser görevi görüp iki tane rakip stoperin çakılı oynamasını sağlamak. İnsan tek forvetle çıktığın maçta oyuncusuna bu görevi veriyorsa o hocanın oyun bilgisini tartışmak lazım.

·Hocalar

Mehmet Hoca’nın kredisinin azalmadığı günlerde şeref tribünlerinin değişmez kadrolu konukları oldu yakın tarihte ve çeşitli zamanlarda Sarıyer’i çalıştıran hocalar. Hatta Beyhan hoca için tehlike çanları çalmaya başladığında tesisler tarafındaki kale arkası tribünün en uç noktasında belirdi Tevfik hoca. 11 yıllık Sarıyerli biri olarak Tevfik hoca o köşeye geçtiyse bilin ki mevcut hoca yakında yolcu. İki üç hafta sonra Beyhan hoca gitti ve Mahmut Hoca geldi göreve.

Mahmut hocanın şahsına sözüm yok, sözüm getiriliş şekline...

Ne zaman işler kötü gitse ne zaman getirilen ikinci hoca gönderilip üçüncüsü gelecekse bu hep Mahmut Hoca oluyor. Tıpkı binalardaki yangın alarmı gibi yangın çıkmadan kimse bilmez orada bir yangın alarmı olduğunu. O hesap üçüncü hocaya ihtiyaç duymadan kimsenin aklına gelmez Mahmut Hoca…

İyi de bizim hırslı, dinamik sıktığında taşın suyunu çıkaracak, başarılı ve çok daha büyük başarılara aç hocamız var. Bu hocaya güvenmek için KİMDEN KORKUYORSUNUZ !...

Sarıyer’in Ahmet Yılmaz’ı var.