Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - KEMAL KILIÇDAROĞLU </br>İMAMOĞLU'NA </br>KURDUĞU TUZAKLARDA </br>ŞÜKRÜ GENÇ'İ </br>MAŞA OLARAK MI KULLANIYOR?
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

KEMAL KILIÇDAROĞLU
İMAMOĞLU'NA
KURDUĞU TUZAKLARDA
ŞÜKRÜ GENÇ'İ
MAŞA OLARAK MI KULLANIYOR?

KEMAL KILIÇDAROĞLU </br>İMAMOĞLU'NA  </br>KURDUĞU TUZAKLARDA </br>ŞÜKRÜ GENÇ'İ </br>MAŞA OLARAK MI KULLANIYOR?
Sarıyer Yenigün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yunus Emre Güner Yazdı...
20.04.2022 / 00:09
İnşaat sektöründe kaybettiği paralar ile iflasın eşiğine gelen ve bataklığa saplandığı yıla tekabül eden 2009 yılında borç içinde yüzerken, bir takım 'siyasi manevralar ve dedeler aracılığı ile' Sarıyer Belediye Başkan Adayı yapılarak, maddi-manevi servete ulaştırılan Şükrü Genç, servetinin mimarı kripto varlıklara diyet borcunu mu ödüyor?



2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ekrem İmamoğlu'na karşı CHP içinde kurgulanan akılalmaz tuzaklar bu kadarına da pes dedirtti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kendisi için köşke çevirdiği Rumeli Hisarı'ndaki tarihi yapının restorasyonu için 20 milyon 39 bin lira harcadığı ortaya çıkmıştı....

Köşk olarak yeniden tasarlanan bu tarihi yapının İmamoğlu'na âlenen peşkeş çekilmesinde en büyük rolü, Rumeli Hisarı'nda ikamet eden Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'in oynadığı gelen iddialar arasında.



Kemal Kılıçdaroğlu döneminde evrim geçiren ve topyekûn çeteleşen CHP'nin delegasyon yapısı sonrasında özellikle İstanbul'da Kılıçdaroğlu'nun, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç üzerinden Ekrem İmamoğlu için yıpratma politikası ve itibar suikastı düzenlendiği, CHP Örgütü içinde sıklıkla dile getirilmeye başlandı.

Canan Kaftancıoğlu ve Şükrü Genç'in, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatı ile düğmeye bastığı ve bundan sonra ki süreçte çok sayıda kumpasın Ekrem İmamoğlu'nu beklediği gelen haberler arasında.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir hadise ise tam da bu kumpası gözler önüne seren cinsten...

İBB Meclis üyesi AK Partili Hüseyin Cosgun'un gündeme getirdiği skandal "KÖŞK" olayı kamuoyunda büyük infial yaratırken, İBB'den jet yanıt geldi.



Verilen yanıtta "Onarımlar sonrasında şehrin önemli bir noktasında bulunan tescilli bir kültür varlığı, atıl, kullanılmaz ve çürüyen halinden kurtarılarak Belediyemiz Başkanlık Çalışma ve Yaşam Ofisi olarak kullanılmak üzere restore edilerek, iç mimari uygulamaları yapılmıştır. 8 bin 524 metrekare peyzaj alanına oturan yapının deprem güçlendirmesi, restorasyonu, konservasyonu, iç mimari, uygulamaları, peyzaj ve çevre düzenlemesi, aydınlatması ve güvenlik önlemleri bir bütün halinde tarihi dokuya uygun şekilde ele alınmış ve ihale sözleşme bedeli kapsamında 20 milyon 39 bin 962,85 TL harcama ile tamamlanmıştır. Yapı ve çevre peyzajı ile düzenlenecek etkinlik ve programlarla İstanbul halkı ile eğitim, kültür ve sanat faaliyetleriyle buluşacaktır." ifadeleri kullanıldı.

Şimdi burada sorulması gereken asıl soru şu!

Nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu, bu kadar hassas ve İstanbul'un en dikkat çeken semtinde, bu denli göz önünde olan bir alanda '8 bin 524 metrekarelik' bir araziyi kendisi için özel olarak restore ettiriyor?

Burada gerçekten mantık dışı bir takım hadiseler meydana gelmekle birlikte, çocukların bile kandırılamayacağı açıkça ortada olan bir komplo ile Ekrem İmamoğlu'nun alavere-dalavere oyunlarla tuka ka edilmek istendiği görülüyor.



Ancak şu önemli hususun altını ayrıca çizmek isterim ki, Ekrem İmamoğlu'nun her ne kadar çok zeki olduğu dile getirilse de, bu olayda da görüyoruz ki çok rahat tuzağa düşürülecek bir yapıya sahip.

Buradan İmamoğlu'nu mağdur gösteriyoruz gibi bir algı kesinlikle oluşmasın. Milletimizin sadece gerçekleri öğrenmesi için çaba gösteriyoruz.

Ben şahsen Ekrem İmamoğlu'nu günahım kadar sevmem.

Kendisini samimi bulmuyorum ve İstanbul'un başına gelen en büyük talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Zaten kendisi ile şahsen ve bizzat mahkemelik durumdayız, bunu da bir kenara koyalım.

Ancak yeri ve zamanı geldiğinde İmamoğlu'nu nasıl şeffaf ve objektif bir yapıda eleştiriyorsak, uğramış olduğu hainliği ve kendisine karşı sergilenen bir takım kripto tuzakları da dile getirmemiz 'Kamuoyu Yararı Adına" görevimiz olduğunu herkesin bilmesi lazım.

İmamoğlu, Kar afetinin yaşandığı gün Rumeli Kavağı'nda balıkçı Kahraman'da nasıl tuzağa düşürüldüyse, Rumeli Hisarı'nda da 'Köşk' olayında aynı kişiler tarafından kumpasa uğramıştır. Özellikle bu haberleri hazırlayan ve kamuoyuna servis eden kişiler her ne kadar AK Partililer 'Miş' gibi gösterilse de, oynanan oyun, daha doğrusu perde arkasında dönen tiyatro çok farklı!

Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında resmen gizli bir savaş var.

Pardon gizli mi? Artık tabii ki de değil!

İçten içe birbirlerine öyle tuzaklar hazırlıyorlar ki, filmlere taş çıkartan senaryolar görüyoruz.

CHP içinde patlak veren (Kemal Kılıçdaroğlu-Ekrem İmamoğlu- Mansur Yavaş) bermuda şeytan üçgeninde tüm plan ve tuzaklar resmen silah olarak kullanılıyor. Yaşanılanları "adaylık için her yol mübah" anlayışının tipik örneklerinin sergilendiği, gayri ahlaki fakat heyecanlı ve gizemli yansımalarını derslere kitap olacak nitelikte izliyoruz.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'in ise burada figüran gibi gözükerek aslında yardımcı oyuncu pozisyonunda rol aldığını ve Kılıçdaroğlu'na borcunu ödeme gayreti içinde olduğunu da görüyoruz.

Genç'in başkanlık yaptığı tüm dönemler boyunca hizmetsizliği ve basiretsizliği ile Sarıyer'i bataklığa çevirmiş olmasını, 13 yıllık belediye başkanlığı boyunca sosyal belediyecilik denen kavramdan çok uzak bir siyasi figür olmasıyla ilişkilendirmemiz, kendisi için çok masum ve fazlasıyla yetersiz bir söylem olarak kalır.

Şükrü Genç'in 13 yıllık belediye başkanlığı boyunca şahsı, arkadaşları ve kurumu ile FETÖ bağlantılı belediyeler imamı istikametinde 'tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını yediği gerçeğini' kimse inkâr edemez ve saklayamaz.



Sarıyer Belediyesi'ni 1 milyarın üzerinde borçlandırarak, tarifi ve geri dönüşü mümkün olmayan fevkalâde bir çöküşün dramatik versiyonlarını izlettiren ve maalesef hunharca ezdiği belediye servetinin karşılığında olumlu hiçbir icraatı bulunmayan bir zihniyetin ürününü tüm Sarıyer halkı ibretle takip etmektedir.

Burada isimlere takılmaktan ziyade CHP içinde var olan ulusalcı çoğunluğun, özenle inşaa edilmiş delegasyon konjonktürüne nasıl boyun eğdirildiğini de uzun yıllardır hayretle gözlemlemekteyiz.

Önümüzdeki günler çok şeye gebe olacak gibi duruyor.

Bundan sonra atılacak tüm adımlar, bir satranç ustası edasıyla nokta atışı hamleler üzerine şekillenmek istenecek.

Kimi zaman ise ölçüyü fazlasıyla kaçıracakları zaman da olacak.

Artık CHP içinde resmen bir iç savaşın fitilleri ateşlenmiş durumda.



Taraflar nadiren de olsa bir araya geldiklerinde verdikleri mutlu-mesut pozların artık hiçbir inandırıcılığı kalmadığı için mecburen yeni stratejilerin arayışı içindeler. Bunun için irili ufaklı tüm yandaşların etinden, sütünden faydalanmak için her yolu mübah göreceklerdir.

Ben hazırlanan ve uygulamaya konan senaryonun peyaz perdeye yansıyan siluetini şimdiden görebiliyorum! Ya siz?