Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - Birlik ve Baraberliğimizi Muhafaza Edeceğiz
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

Birlik ve Baraberliğimizi Muhafaza Edeceğiz

Birlik ve Baraberliğimizi Muhafaza Edeceğiz
Ak Parti Sarıyer İlçe Başkanı Salih Bayraktar, Sarıyer Yenigün Gazetesi’ne konuştu.
02.01.2017 / 12:45

Ak Parti Sarıyer İlçe Başkanı Salih Bayraktar, Sarıyer Yenigün Gazetesi’ne konuştu. Bayraktar yaptığı açıklamada "Terör dünyanın başının belasıdır. Türkiye'nin maruz kaldığı saldırıları sadece Türkiye'nin meselesi olarak görmek fahiş bir hatadır" Dedi. Bayraktar ayrıca, yeni anayasa ile ilgili, Sarıyerlilerin merak ettiği tüm bilgileri, gazetemiz aracılığı ile vatandaşlara anlattı.

TERÖR SADECE TÜRKİYE'NİN SORUNU DEĞİLDİR

Terör dünyanın başının belasıdır. Türkiye'nin maruz kaldığı saldırıları sadece Türkiye'nin meselesi olarak görmek fahiş bir hatadır. Irak ve Suriye'ye yerleşmiş olan terör örgütlerinin sadece Türkiye'yi tehdit ettiğine inananlar yanılırlar. Terör dünyanın ortak sorunudur, uluslararası toplum terör karşısında farklı söylemleri bir kenara bırakmalı, tamamen aynı tavrı almalıdır. Terörle mücadelede başarının önemli şartlarından bir tanesi budur. Sizin teröristiniz kötü, benim teröristim iyi anlayışı maalesef terörü bitirmeye değil, daha da azmasına sebep olmaktadır. Terörle mücadelede herkesle işbirliği yapmaya hazırız. Demokrasi, hukuk, insanlık mücadelemizi hiçbir terör örgütü durduramayacaktır. Önderimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve refahı için yapmış olduğu fedakarlıklar bizlere güç veriyor. Bizleri birbirimize daha çok kenetliyor. Bu birlikteliğimiz sürdüğü müddetçe bizi kimse yıkamayacaktır.

DÜNYA HALEP'E SESSİZ, DİLSİZ VE SAĞIR OLMUŞTUR

Teröre karşı en büyük mücadelemiz birliğimiz ve kardeşliğimizdir. Bu mücadele mutlaka zaferle sonuçlanacaktır. Güney sınırlarımızda malesef ciddi bir kaos, otorite boşluğu var. Yanıbaşımızda Halep'te yaşanan insanlık dramı bütün dünyanın gözünde cereyan ediyor. Halep'te yaşananlara ne yazık ki, dünya yine sessiz, yine sağır, yine dilsiz. Ancak Türkiye her şartta, her zorluğa rağmen her zaman olduğu gibi bu insanlık dramına, bu vahşete sessiz kalmadı, kayıtsız kalmadı. Türk Milleti'nin gönlünü, kalbini, vicdanını harekete geçiren, sivil toplum örgütlerimiz, Kızılay, AFAD hemen gecikmeden oradaki mazlum, masum insanlara yardım ellerini ulaştırdılar. Bizde Sarıyer İlçe Başkanlığı olarak 14 tır yardım kolisi gönderdik… Yine parti teşkilatlarımız, belediyeler yardımları ulaştırmada seferber oldular. Yardımlarını esirgemeyen herkesten Allah razı olsun.

BİZ İNSANLIĞIN VE İNANCIMIZIN GEREĞİNİ YAPIYORUZ

İran ve Rusya ile yoğun diplomasi yaptık ve sivillerin Halep'teki tahliyesini başlattık. 40 bin civarında sivil,ateşin içinden alınarak daha emniyetli yerlere nakledilmiş durumdadır. Bu kolay olmadı. Maalesef bölgede savaşın bitmesini istemeyen, adeta bu işi bir sektör haline getirmiş unsurlar her fırsatta barışa kurşun sıkmak için gereken her türlü çabayı da gösterdiler. Buna rağmen Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın kararlı duruşları, genel tutumumuz, muhataplarımız üzerindeki yoğun diplomatik baskımızla elhamdülillah bu insanla

rın imdadına yetişmeyi başardık. Mazlumların, masumların yarasını sarmak, can güvenliğini sağlamak için Türkiye olarak her türlü fedakarlığı yapıyor, her türlü desteği veriyoruz. Bize aferin diyenlere, methiyesine ihtiyacımız yok. İnancımızın, insanlığın gereğini yapıyoruz.

DÜNYADA YAPRAK KIPIRDAMAZKEN ARDI ARDINA YATIRIM YAPTIK

Parti ayrıştıran değil kaynaştıran partidir. Dünyanın en önemli mühendislik açısından en zor projesini yaptık, iki kıtayı denizin altından 106 metre altından bir tünelle, birbiriyle birleştirdik. Bu proje daha bitmeden kendi alanında 5 tane uluslararası ödül kazandı. Dünyada yaprak kıpırdamazken, krizler yatırımlar tamamen durmuşken Türkiye 1 yıl içerisinde ardı ardına Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli'ni hizmete aldı ve bu alanda istikrarın getirdiği hizmetin ne demek olduğunu hem vatandaşlarımıza hem de bütün dünyaya gösterdi. Ecdadımız gemileri karadan yürüttü, onların torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları trenleri denizin altından geçirerek onların yolundan devam etti.

BÜTÜN PARTİLER ANAYASAYI DEĞİŞTİRECEĞİNİ VADETTİLER

AK Parti kadroları olarak siyaseti ülkeye, millete hizmet aracı olarak gördük, buna inandık. Anayasa konusu son 50 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasetini meşgul eden bir konudur. 1980 darbesinden kalma bir vesayet anayasasıyla Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını, va

tandaşımızın gelecek beklentilerini karşılamak mümkün olmadı. Bu anayasanın değişmesi gerektiği konusunda hiçbir görüş ayrılığı yok. Bütün partiler en azından bizim yakından şahit olduğumuz 2002'den bugüne kadar bütün seçimler öncesi partilerin yeni bir anayasa vaadi hep oldu. Öncelikli olarak iktidara geldiklerinde darbe anayasasını değiştirecek ve Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasa yapacaklarını vaadettiler, söz verdiler.

HÜKÜMET YÖNETİM SİSTEMİ ARTIK BUGÜNÜ KARŞILAMIYOR

Krizleri aşmak için sınırlı değişikler yaptığımız oldu. 367 icadı ve bunun üzerine Cumhurbaşkanını meclisin seçememesi ve partimizin çözüm millettedir diye anayasada değişiklik yaparak Cumhurbaşkanını milletin doğrudan seçmesinin imkan dahiline getiren, sağlayan değişikliği yaptık. Daha sonra yargı darbesi, yargı vesayeti oluşturmaya çalışanların bu hamlesine karşı yargıda, özellikle üst yargıda önemli düzenlemeler öngören değişikliği de AK Parti iktidarı gerçekleştirdi. Son yılların en fazla tartışılan konusu Türkiye'de hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı ve bu nedenle yönetimde, yönetim sistemini de içeren esaslı bir değişikliğinin acil bir ihtiyaca dönüştüğü toplumun bütün kesimlerinde tartışıldı.

YENİ SİSTEMDE CUMHURBAŞKANI VE MECLİS'İ SEÇİYORSUNUZ

Şimdi iş Mecliste. AK Parti olarak 316 imzayla teklifimizi verdik. AK Parti düğümleri çözen ve ülkenin geleceğini, aydınlık yarınlarını hazır eden bir partidir. 21 maddelik değişik

likte biz mevcut anayasanın 69 maddesinde de uyum değişikliği yapmak durumunda kaldık. Sistemde Başbakan yok, Bakanlar Kurulu yok, dolayısıyla hükümet sistemi değişti. Hükümet sisteminde Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu, kabinesi var. Bir de Meclis var. Aslında sistemi şöyle tanımlayabiliriz: Aynı günde yapılan bir seçim var, belediye başkanlığı seçimi gibi. Belediye başkanını bir sandıkta seçiyorsunuz, belediye meclisini ayrı sandıkta seçiyorsunuz. Getirilen sistem de bunun aynısıdır. Cumhurbaşkanını seçiyorsunuz ve milletvekillerini aynı anda seçiyorsunuz.

CUMHURBAŞKANI'NIN SEÇİME GİTME YETKİSİ OLACAKTIR

Birisi Meclis, birisi Cumhurbaşkanlığı. Hiç kafa karıştırmaya lüzum yok. Diyelim ki, anlaşamadılar. Meclis'le Cumhurbaşkanı anlaşamadı. Meclis'teki partilerin oluşumuyla Cumhurbaşkanının tabi olduğu parti çoğunluğu değişebilir. Sistem ona da çözüm getiriyor. Bir kriz olursa, o krizle yaşamak mecburiyetinde değiliz. Mutlaka çözüm üretmek gerekiyor. Cumhurbaşkanın seçime gitme yetkisi var. Otomatik olarak Meclis seçim kararı alıyor. Meclis'e seçim kararı alma yetkisi veriyor. Dolayısıyla ikisi birbiriyle anlaşacak. Vatandaş öyle zırt pırt seçim ister mi, gereken dersi verir. Onun için oturun anlaşın diyor vatandaş. Eğer anlaşamazsanız, çözümü var bedeli var.

KARARNAME İLE KANUN ARASINDA UYUMSUZLUK VARSA...

Cumhurbaşkanı sorumsuz değil. Herhangi bir suçtan ötürü suçlanabilir. Yüce Divan'a gönderilmesi Meclis'te belirli nisaplara bağlıdır. Bir başka dengeleme meselesi de Cumhurbaşkanı yürütmeyle ilgili, icraatlarıyla ilgili her türlü kararı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile alıyor. Bu kararnamelerin istisnası var. Kişi hak ve hürriyetleriyle ilgili kararname düzenlenmemeli. Münhasıran anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen alanlarda Cumhurbaşkanı kararname düzenleyemez. Eğer kararname ile kanun arasında uyumsuzluk varsa kanun esas alınır. Görüldüğü gibi buradaki ilişkide yasama yetkisini ön plana alan ve yürütmeyle ilgili işlerle kararnameyi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesini sınırlayan bir mantıkla hazırlanmıştır.

TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜMÜZ İÇİN BU MÜCADELEYİ VERİYORUZ

Hukukta 367'yi gördükten sonra artık ne söyleseler yadırgamamak lazım. Gerçek belli, Türkiye ülkesiyle, milletiyle bütündür. Toprak bütünlüğünü bozacak yapılanmaya izin verilemez. Biz bu mücadeleyi niye yapıyoruz? Niye şehit kanları dökülüyor. Bütün kavgayı bunun için yapıyoruz. Niye terör örgütleri üzerimize geliyor? Diyoruz ki, vatan bölünmez, şehitler ölmez, bayrak inmez, ezanlar dinmez. Yeni belediye kurmak, kapatmak.

BU ANAYASA KOALİSYONLAR DÖNEMİNİ KAPATIYOR

Bu büyüklerimizin tek başına hazırladığı bir anayasa değişikliği değil. Her maddeyi ince detayına kadar konuştular. Ortak bir kanaate vararak bu hale getirdiler. Bu anayasa koalisyonlar dönemini kapatıyor.