Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - İstihbaratsız Emniyet!. </br>Hem de İstanbul'da..
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

İstihbaratsız Emniyet!.
Hem de İstanbul'da..

İstihbaratsız Emniyet!. </br>Hem de İstanbul'da..
"Taksim Meydanı'nda polis noktasına ateş edip kaçan kadın saldırganın DHKP-C 'li Elif Sultan Kalsen olduğu ortaya çıktı.
05.04.2015 / 10:19


Duayen gazeteci Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi'nde ki köşesinde terör saldırısına ilişkin eleştirilerde bulundu... İşte Hıncal Uluç'un köşe yazısı:  "Taksim Meydanı'nda polis noktasına ateş edip kaçan kadın saldırganın DHKP-C'li Elif Sultan Kalsen olduğu ortaya çıktı. Kalsen'in adı Sultanahmet'teki canlı bomba olayında da geçmiş, ancak bombacının o olmadığı ortaya çıkmıştı.

Taksim'de polis noktasına yapılan saldırıyı DHKP-C terör örgütü üstlendi.

Örgüt, 'Saldırıyı Berkin Elvan'ın katillerinin yargılanması için yaptık' dedi...

Önceki gün İstanbul Taksim Meydanı, Sular İdaresi'nin önünde polis araçlarının park ettiği bölüme sarışın bir kadın tarafından yaylım ateşi açılmıştı.

Kadın silahını ve çantasını olay yerine atıp kayıplara karışmıştı. Dün saldırıyı silahlı terör örgütü Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) üstlendi."

Bu haberi 31 Ocak tarihli bir gazeteden aldım. Hangisi önemli değil.

Hepsinde vardı çünkü.. Haberin yanında kadının boy boy resimleri de vardı üstelik..

Adıyla, sanıyla, örgütü ile belli bu teröristi, İstanbul Polisi iki ayda yakalayamadı.

Onların yakalayamadığı kadın, 1 Nisanda, biri uzun menzilli iki silahla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü bastı.

Yanındaki iki el bombasını fırlattı.

Bombalar patlamadı.

Karşı ateş açan polisler, kadını öldürdüler..

***

Şimdi bu haberi bir daha okuyun..

Bir İstanbullu olarak sizi rahatsız eden bir şey yok mu?.

Kadının adı, sanı, künyesi belli.

Örgütü belli.. Çevresi, arkadaşları belli.. Sabıkalı olduğu için tonla resmi de var. Her terör eyleminde adı geçiyor ve polis onu, hem de kendi kalesi, İstanbul Vatan Caddesi Emniyet Müdürlüğü'nü basana dek yakalayamıyor.

Bu normal bir şey midir?.

İkincisi.. Bir gün önce, Çağlayan Adliyesi'ni basıp Berkin Elvan davası savcısını odasında rehin alan ve şehit eden DHKP-C üyesi iki terörist de, sabıkalı..

Terör eyleminden sabıkalı.

Bu yüzden mahkum olmuş, hapse girmiş, çıkmışlar.

31 Ocak Taksim Meydanı eylemi ve ardından DHKP-C örgütünün bizzat yaptığı açıklamalar, bu örgütün Berkin Elvan olayının peşinde olduğunu dünyaya ilan etmiş.

Şimdi örgüt belli, amacı belli..

Örgütün en azılı teröristleri, adları, adresleri, resimleriyle belliyken, yani "Berkin Elvan" başlıklı bir eylem bağıra bağıra gelirken, Adalet Sarayı basılıp savcı şehit edilirken, Emniyet Müdürlüğü basılıp, facia, el bombaları patlamadığı için önlenirken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ve onun İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün ne iş yaptığını sorma hakkım var herhalde!.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bir İstihbarat Daire Başkanlığı var.

Her Emniyet Müdürlüğü'nün de bir İstihbarat Şubesi..

Ne işe yarar bunlar?.

Bu şubeler adam gibi çalışsaydı, Hrant Dink ölmezdi, biliyor musunuz?.

Çünkü suikastin yapılacağı, suikastçının kimliği Trabzon'da istihbar edilmiş, ama bu bilgiler her nasılsa (!) İstanbul Emniyet Müdürü'ne ulaşamamıştı.

Hrant öldü. Peki ihmali açık Emniyetçiler ne oldu?.

Şimdi İçişleri Bakanı'na düşen önemli bir görev var.. Nerdeyse kimlerin yapacağı dahi belli bu terör eylemleri dahi haber alınamıyorsa..

İstanbul'un göbeğinde eylem yapan canlı bomba kadın terörist iki ayda yakalanamıyorsa.. DHKP-C "Berkin Elvan" diye eylem yapacağını aylardır davul zurna ile ilan ederken, hapisten çıkma sabıkalı DHKP-C teröristleri dahi izlenemiyorsa, en seçkin müfettişlerini İstanbul'a yollayıp, Emniyet Müdürlüğü'nde derin bir soruşturma açtırmak.. Hele Paralel Örgütün Emniyeti nasıl ele geçirdiğinin çok iyi bilindiği günümüzde.. Bu temizlik tamamlanmamış olabilir. Bu yüzden, müdüründen, en küçük memuruna hepsi A'dan Z'ye soruşturulmalı.

Sorumlular belirlenip, haklarında yapılması gereken adli işlemler, kamu oyuna açıklanarak gerçekleştirilmeli..

***

Bu ülkenin en büyük sorunlarından biri, "Yapanın yanına kâr kalması"dır. Ve bunu her sorumlu bilir. Türkiye "Sorumsuz sorumlular" ülkesidir. Şu bir haftada yaşadığımız olaylar, bir başka dünya metropolünde olsa, oranın Emniyet Müdürü, görevinden ayrılmayı beklemeyip, istifa etmişti bugün.. Bizde "İstifa" diye bir eylem yoktur. Sorumluyu aramak, bulmak, teşhir etmek de yoktur.

Balık hafızalı medya her şeyi ertesi gün unutur. Bunu da herkes bildiği için, kılını kıpırdatmaz, oturur.

Hadi, yeni terör eylemine kadar iyi uykular!..

Bu gidişe birisi artık "Dur" demelidir!.